11 Ağustos 2009 Salı

Yeni bir kitap, yeni bir dünya


"Spinoza bizi topluluğu düşünmeye çağırır; ait olunan, öncel olan, kendinden menkul bir topluluk değil, tersine, kendi kendini icat eden ve ufkunda, insanlarda evrensel olan ne varsa onun bulunduğu bir topluluk... Bazen görünmeyen ve dağınık bir topluluk; birbirinden ayrı, uzakta, yabancı varlıkların bileşimine yönelen bir açılımla tanımlanmış topluluk; ama yoketmeye de asla kayıtsız kalmayan topluluk... Neşenin, duru bakışlı mutluluğun ve eylemin etikası olarak Spinozacılık'ın bir anlamı varsa, dünyanın gerçekliğine gözünü kırpmadan bakabildiği için vardır; yokedilişe ve insanların boyunduruk altında tutulmasına, kitlesel sürülmelere ve insanların, halkların, kültürlerin ortadan kaldırılmasına, ötekilerin aşağılanmasına boyun eğmiş bir dünyanın gerçekliği... Spinozacılık'ın yoksunların felsefesi olarak bir anlamı vardır; onların politik kurtuluş aracı olarak bir anlamı vardır ve de her şeyden önce, onların tinsel kurtuluşuna duyulan güven olarak bir anlamı vardır."

Bu satırların yazarı Diego Tatián, Arjantin Córdoba Ulusal Üniversitesi Felsefe Bölümü öğretim üyesidir. Spinoza ve Heidegger üstüne çeşitli kitaplarının yanında, iki de öykü kitabı yayınlanmıştır. 2004'ten bu yana, her yıl, aynı üniversite bünyesinde yinelenen "Uluslararası Spinoza Kolokyumu"nun düzenleyicisi ve Córdoba Ulusal Üniversitesi Yayınları'nın yöneticisidir. Daha önce Türkçe'ye bir öyküsü de çevrilen Diego Tatián, 1915'te Kozan'dan Arjantin'e göçmek zorunda kalan Krikor Tatián'ın torunudur...

1 yorum:

  1. Sözkonusu Hüsam Turşucu olunca, insan hiçbir şeyden emin olamıyor. Resimde görüldüğü gibi, -evreni kendi kendini sorgulamaya itecek- o kavurup kül edici bakışlar, ebedi ve ezeli bir istihzayla bükülmüş dudaklar, bir kez daha, üstad-ı azam karşısında kendimi bir karınca gibi hissetmeme neden oluyor ve asla erişilemeyecek müthiş bir alaycılığın zavallı nesnesi olduğumu düşünmeden edemiyorum. Büyük insan makyaj sanatında sonsuz bir ustalığa sahip olduğundan, sık sık yaptığı gibi, bu kez de hayali bir kişilik yaratıp kendisini sözde Diego adlı birine dönüştürmüş olabilir. Sadık yardımcısı Ali Cengiz’e de bu haliyle fotoğrafını çektirmiş olmalı. Kitabı da bizzat yazdığı (ara sıra dikte ettirmeye de tenezzül buyurur) kanısındayım. Yüce varlık felsefi kavramlarla “ayı bokuyla oynar gibi” oynar çünkü. Düşünün bir! yukarıdaki resmi çektirdiğinde, ilk kitabı “Spinoza: Yokluk Felsefesi” yirmi üçüncü baskısını yapmıştı bile. Kaldı ki ülkede ve yurtdışında, hem de tam on üç ayrı dilde, farklı yazar adlarıyla yayınlanmış binlerce şiir ve öykü kitabı, roman, deneme ve derleme, hemen her disiplinden bilimsel çalışma, çiçek ve mutfak sanatına ilişkin birçok nadide örnek, tenasül hayatı hakkında, üstün insanın uygulama halindeki atletli fotoğraflarıyla donanmış on altı ciltlik terbiyevi kılavuz ve daha sayısız eserin gerçek sahibinin Hüsam Turşucu olduğunu tüm gizli servisler bilir, ama servis etmezler. Üstad da herşeyi hazmetmiş kişiliğiyle, renk vermez, resimdeki gibi anlamlı anlamlı gülümser. Anlayana...

    Lütfiye Kemahlı

    YanıtlaSil